Mağusa Sanatseverler Caz Orkestrası


1958 yılında Kıbrıs'ta müzik sahnesinin evriminde kritik bir an yaşanmıştır: Zeki Taner'in Namık Kemal Lisesi'nde kurduğu bando, Kıbrıs'ın müzikal tarihi için önemli bir dönemeç olmuştur. Öncesinde daha çok geleneksel müziklerin ve folk müziğin ön planda olduğu Kıbrıs'ta, Zeki Taner'in bu girişimi bir tür modernleşme sürecini tetiklemiştir.

Bu bando, Kıbrıs'ın ilk caz orkestrasının da temellerini atmıştır. Caz, o dönemlerde Batı'da büyük popülerlik kazanmış, sanatçılar ve entelektüeller arasında büyük bir ilgi görmüştü. Zeki Taner'in bu müzik türünü Kıbrıs'a taşıması, adanın kültürel ve sanatsal atmosferini zenginleştirmiştir. Öyle ki, bu orkestra adada daha sonra gelişecek olan müzik türlerine, sanatçılara ve müzik eğitimine büyük bir ilham kaynağı olmuştur.

Namık Kemal Lisesi'nde kurulan bando, aynı zamanda genç yeteneklerin de keşfedilmesine olanak sağlamıştır. Kıbrıs'ın o dönemde müzikle ilgili daha kısıtlı kaynaklara ve fırsatlara sahip olması göz önünde bulundurulduğunda, bu tür bir organizasyonun varlığı oldukça önemliydi.

Zeki Taner'in kurduğu bu bando sayesinde, Kıbrıs'ta bir müzik kültürü oluşturulmuş ve yerel sanatçılar için önemli bir platform yaratılmıştır. Batı müziğinin ve cazın etkileri, bu orkestranın kurulmasıyla birlikte daha geniş kitlelere ulaşmış, müziğin evrensel dilinin adadaki insanlar tarafından daha iyi anlaşıldığı bir dönem başlamıştır.

Mağusa Sanatseverler Derneği'nin himayesinde oluşturulan Mağusa Sanatseverler Caz Orkestrası, Kıbrıs'ın müzikal ve kültürel hayatına önemli bir katkı sağlamıştır. Nefesli sazların—saksafon, trompet, klarnet—öne çıktığı ve çift akordeonun da eşlik ettiği bu orkestra, küçük orkestra formatının ötesinde büyük bir etki yaratmıştır.

Bu tür bir orkestranın varlığı, müzikal anlamda birçok farklı unsurun bir araya getirildiği bir platform oluşturur. Yani, sadece cazın ritimleri ve melodileri değil, aynı zamanda yerel müzik türleri ve enstrümanlar da bu orkestra aracılığıyla bir senteze uğramıştır. Bu, orkestranın sadece müzikal bir deneyim sunmakla kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıs'ın çokkültürlü yapısına ve tarihine de bir gönderme yapmasını sağlar.

Çift akordeonun orkestraya dahil edilmesi, yerel ve folklorik unsurların da modern müzikle birleşerek farklı bir tını ve renk kazandığını gösterir. Bu sayede, Mağusa Sanatseverler Caz Orkestrası Kıbrıs'ın kendi kültürel kimliğini yansıtan, fakat aynı zamanda evrensel bir müzik dili oluşturan bir yapıya sahip olmuştur.

Orkestra, sadece müziğiyle değil, aynı zamanda bu müziği icra eden sanatçılar ve müzisyenler aracılığıyla da adanın kültürel dokusuna katkıda bulunur. Her biri farklı yetenekler ve bakış açıları getiren müzisyenler, orkestranın ve dolayısıyla Kıbrıs'ın kültürel zenginliğine katkı sağlar.

1963 yılında patlak veren olaylar, Kıbrıs'ta siyasi ve sosyal bir kırılma yaratmış, bu da elbette müzik sahnesini de olumsuz etkilemiştir. Ancak Mağusa Sanatseverler Caz Orkestrası'nın 1964 yılı sonlarına doğru sahneye dönmüş olması, sadece müzikal bir dönüş değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir dirilişin de simgesidir.

Orkestranın yılbaşı balosunda gerçekleştirdiği bu muhteşem dönüş, Mağusalılar tarafından coşkuyla karşılanmış olması, müziğin adanın sosyo-kültürel yapısında ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Orkestranın üyeleri arasında yer alan Altan Harmani, Ersen Akbay, Arif Gürbüz, Safiye Harmani, Müşerref Nidai, Nihat Yolcusu, Arif İzmirlioğlu, Vecihi Yağcı, Mete Kâmil, Zafer Usman gibi yetenekli müzisyenler, farklı enstrümanlar ve yeteneklerle orkestranın müzikal zenginliğini artırmıştır.

Hasan İskeleli'nin şefliğinde, orkestra zor günlerde Mağusalıları eğlendirmek için moral geceleri düzenlemiştir. Bu, sadece müzikal bir eğlence değil, aynı zamanda toplumun zor zamanlarında bir araya gelebildiği, umut ve moral bulabildiği bir sosyal etkinlik olmuştur. Müzik, bu anlamda toplumu bir araya getiren, ona enerji ve umut veren bir güç olarak kendini göstermiştir.

Bu dönem, orkestranın ve müziğin, toplumsal ve kültürel olaylar karşısında ne kadar dirençli ve birleştirici bir güç olabileceğini de göstermektedir. Mağusa Sanatseverler Caz Orkestrası'nın bu dönüşü, müzik ve sanatın zor zamanlarda bile insanlara umut, neşe ve dayanışma sağlayabileceğinin canlı bir örneğidir.

Bu dönem Kıbrıs'ın müzik sahnesi için gerçekten de canlandırıcı ve birleştirici bir etki yaratmıştır. Müzik, özellikle cazın getirdiği ritim ve harmoni, toplumda bir çeşit yeniden doğuşa ve toplumsal dayanışmaya vesile olmuştur. Bu canlılık, sadece müzikal bir hareketlenme olarak kalmayıp, kültürel ve toplumsal bir ivme de kazandırmıştır.

Caz, aslen Amerika'nın güney eyaletlerinde doğmuş bir müzik türü olmasına rağmen, evrensel bir dil ve etki yaratmayı başarmıştır. Bu müzik türünün Kıbrıs'ta da benimsenmesi ve popülerleşmesi, adanın çokkültürlü yapısını ve müzikal açıklığıını yansıtmaktadır.

Caz ve ritmin büyüsü, adanın zaten zengin olan kültürel mozağine farklı bir boyut eklemiştir. Bu müzik türü, sadece müzikal bir deneyim sunmakla kalmamış, aynı zamanda farklı kültürel ve etnik grupların bir araya gelerek birbirleriyle kaynaşmasına da olanak sağlamıştır. Çünkü müzik, kelimelerin ifade edemediği duyguları, düşünceleri ve deneyimleri ifade etme gücüne sahiptir.

Bu dönem, aynı zamanda insanların bir araya gelerek kolektif bir deneyim yaşamasına, müziğin sihirli dünyasında kaynaşmasına olanak tanımıştır. Müzik, bu anlamda sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda toplumsal bir araç, birleştirici bir güç ve evrensel bir dil olmuştur.

Sonuç olarak, bu dönem Kıbrıs'ın müzik sahnesinde, sadece müzikal bir evrim değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir canlanma getirmiştir. Cazın ve ritmin etkisiyle, insanlar zor zamanlarda bile umut, neşe ve dayanışma bulmuşlardır.




Telif Hakkı © 1983 TVplas Production. Tüm hakları saklıdır.