Kıbrıs'ta Türk Müziği, Osmanlı Devleti'nin 16. yüzyılda Kıbrıs'ı topraklarına katmasının ardından, Anadolu'dan gelen Türklerin adaya yerleşmeleriyle başlamıştır. Bu tarihi dönemde göçmenler, öz kültürlerinin önemli bir parçası olan müziği de beraberlerinde getirerek, Kıbrıs'ın kültürel mozaiğine katkı sağlamışlardır. Bu kültürel etkileşimin somut bir örneği olarak, ada fethedildikten sonra bir Mevlevihane'nin kurulması öne çıkar.
Tarihçilere göre, Sultan II. Selim'in Sinan Paşa'ya gönderdiği 21 Eylül 1571 tarihli buyruk, Mevlevilik geleneğinin Kıbrıs'a ilk adımını atan göçmenlerle geldiğini ortaya koymaktadır. Kıbrıs, öncesinde Venedik Cumhuriyeti'nin egemenliği altında bulunmaktaydı.
Venedik dönemi (1489-1571) boyunca, Kıbrıs ekonomik ve siyasi anlamda önemini yitirmiş, bağımsız bir krallıktan Venedik'in ilhak ettiği bir eyalete dönüşmüştü. Venedik, Kıbrıs'ı Doğu Akdeniz'de stratejik bir askeri üs olarak görmüş, ancak ada halkının refahıyla ilgilenmemiştir. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun yayılmasını dengelemeyi amaçlamıştır.
Ancak 16. yüzyılın başlarına gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'da Macaristan'a, Yakın Doğu'da Suriye, Filistin ve Mısır'a hakim olmuş ve Akdeniz'in büyük bir kısmını kontrol altına almıştır. Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs'ı ele geçirme ihtiyacını hissetmiştir. Venedik ise Kıbrıs'ı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için adaya daha fazla önem vermiştir.
Osmanlı Devleti, Kıbrıs'ı ele geçirerek Orta Anadolu'dan gelen yerli Türkleri adaya yerleştirmiş ve burada Türk kültürünün kök salmasını ve gelişimini teşvik etmiştir. Kıbrıs'ın Osmanlı topraklarına katılması, siyasi, dini ve ekonomik açıdan stratejik bir öneme sahiptir.
Bu dönemde, Türklerin Kıbrıs'a yerleşmesiyle birlikte, müzik de yeni vatanlarına taşınmıştır. Türkler, kendi kültürel değerlerini ve müziğini bu topraklarda yaşatmaya çalışmışlardır. Ancak 16. yüzyıldan önceki dönemlere ait Türk Müziği belgelerine ulaşmak zorlu bir görevdir. İlk resmi müzik kuruluşlarının 1924 yılında kurulmasından sonra müzik hareketleri ve kaynakları kendini göstermeye başlamıştır. Bu dönemden itibaren Türk Müziği'nin Kıbrıs'taki evrimini anlamak için kaynaklar, miktarları ne kadar az olursa olsun, önemlidir.
Ancak 20. yüzyılın ortalarından 1970'li yıllara kadar olan politik çalkantılar, Türk-Rum toplumları arasındaki çatışmalar ve diğer faktörler nedeniyle, müzik alanındaki gelişmelerin belgelenmesi yetersiz kalmıştır. Bu çalışmalar sırasında, kaynak bulma konusunda büyük zorluklarla karşılaşılmış ve böyle bir çalışmanın ne kadar gerekliliği olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bu çalışma, geçmişten günümüze Kıbrıs'ta Türk Müziği ile ilgili çalışmaların belgelenmesini amaçlamaktadır, özellikle de Kıbrıs'ın özgün bir yerel müziğe sahip olan özelliklerini değerlendirmektedir.
|